🦇 Van Bir Aylık Hava Durumu

6wdgp. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’ı ziyareti Washington ve Pekin arasındaki gerginliği derinleştirdi. Biden Yönetimi ABD’nin “Tek Çin” politikasına bağlı olduğunu savunurken, Pekin bu ilkenin ABD tarafından defalarca ihlâl edildiği ve Çin arasındaki “büyük güç rekabeti”nde “Tayvan” merkezi rol oynuyor. Bu rol Tayvan’ın sadece küresel yarı iletken endüstrisinde ilk sırada yer almasıyla ilgili değil. Dünya deniz ticaret yollarında kritik bir kavşakta yer alan Tayvan jeopolitik ve jeoekonomik olarak ABD ve Çin için çok çok önemli. Bu yüzden ABD Tayvan’ın Çin kontrolüne girmesini istemez. Birkaç yıl içinde gelişen olaylar da, ABD’nin “Tek Çin” politikasını esnetmeye çalıştığını gösteriyor. Biden, Çin’in işgâl etmesi durumunda ABD’nin Tayvan’ı savunacağını defalarca ağzından kaçırdı!. Çoğu gözlemciye göreyse bu gaflar’ Çin’e dolaylı mesaj rolü oynuyor. “Anti-Çin partisi” olarak nitelediğim Çin karşıtı şahinlere göre Çin’in ekonomik yükselişini devam ettirmesi ABD için en ciddi tehdittir. Şahinler Çin’in yükselişini, ABD’nin düşüşü’ olarak çerçeveliyorlar. Son kırk yıl içerisinde ABD’nin küresel ekonomi içindeki payı azalırken, Çin’in payı giderek artıyor. Çin’in ekonomik büyümesi askeri ve teknolojik gücünün büyümesi anlamına geliyor. Bu eğilimler küresel sistem içinde Çin’in rolünü ABD aleyhine büyüten çizgilerde ve Çin arasındaki “temel çelişki”yi bu şekilde özetlemek mümkün.“Tayvan krizi” tam olarak bu bağlamda derinleşiyor. ABD olası bir Çin işgaline karşı savunma kapasitesinin geliştirilmesi için Tayvan’a askerî destek veriyor. Askeri analizciler bu politikayı “kirpi stratejisi” olarak niteliyorlar. “Anti-Çin Partisi”nin “Acilciler” kanadıysa ABD’nin daha fazlasını yapmasını istiyorlar. “Acilciler” Çin’in Tayvan’ı işgali için zamanı “2030’dan önce” yerine “2025’den önce”ye çekiyorlar. Dolayısıyla ABD bütün gücünü Çin’e odaklamalıdır. Anti-Çin Partisi’nin“Acilciler” kanadının Çin politikasına ilişkin önerilerini “Politikleştirilmiş Askeri-Diplomatik- Jeoekonomik Savaş StratejisiPEDJASS” olarak da gözleri de ABD’nin üzerinde. ABD’nin Tayvan’ı silahlandırması Pekin’deki şahinleri daha hızlı davranmaya sevk edebilir. Sorun, ekonomileri biribirine girmiş bulunan ABD ve Çin’in ayrışması halinde küresel ekonominin karşılaşabileceği zorluklarda Tayvan ziyareti sırasında Tayvan Boğazı’ndaki askerî tatbikatlarının sınırlarını genişletti. Tatbikatlarda birçok füze Tayvan yakınlarına düşerken 5 füzeyse Tokyo’nun “münhasır ekonomik bölge” ilân ettiği sulara düştü. Analizciler bu atışların ABD üslerine ev sahipliği yapan Japonya’ya bir mesaj olarak yorumluyorlar. Söz konusu analizciler bu atışların Japonya’da savunma harcamalarının artırılmasına yönelik eğilimi güçlendireceği Hint Pasifik’te seyir halindeki “USS Ronald Reaagan” uçak gemisinin Tayvan Boğazı’nın girişinden uzak noktada konuşlandırdı. ABD Hint-Pasifikte “Minuteman III” füzesinin testini de erteledi. Erteleme Çin karşıtı şahinlerin tepkisine yol açtı. Cumhuriyetçi Senatör Tom Cotton, Biden Yönetimini ABD’nin füze testi takvimini Pekin’in dikte etmesine izin vermekle suçladı. Nancy Pelosi’yi taşıyan askeri uçak ise Malezya’dan Tayvan’a gitmek için dolambaçlı bir yol kullandı. Kuala Lumpur’dan kalkan Pelosi’nin uçağı Çin kuvvetlerinin hareket halinde olduğu Güney Çin Denizinden geçmek yerine rota değiştirerek Endonezya ve Doğu Filipinler üzerinden Tayvan’a gitti. Bu güzergâhı kullanmak Pelosi’ye fazladan üç saat kaybettirdi. Tabii ki tüm bu önlemler askerî karşılaşmaların yol açabileceği olası riskleri önlemeye matuf yandan Pekin, “iklim krizi”yle mücadele başta olmak üzere birçok başlıkta ABD ile iletişim mekanizmalarını dondurdu. ABD’ye bakılacak olur ise Tayvan Boğazı birkaç gün içerisinde normal’e dönecek. Birçok Amerikalı askerî analizciyse Çin’in Tayvan Boğazı’ndaki tatbikat sınırlarını genişletmesinin yeni statüko’ veya yeni normal’ olmasından ABD ve Çin arasındaki “büyük güç rekabeti”nin tehlikeli sularda seyrettiğini gösteriyor. Tayvan, “kim en güçlü” tiyatrosunda nihayetinde patlayacak olan duvarda asılı tüfek gibi duruyor. Pelosi’nin ziyaretinde patlamamış olsa bile silah yerinden oynatılmış gözüküyor. PztSalÇarPerCumCmtPaz 8 Ağustos +27°+14° 9 Ağustos +27°+16° 10 Ağustos +28°+18° 11 Ağustos +29°+18° 12 Ağustos +26°+17° 13 Ağustos +25°+15° 14 Ağustos +25°+17° 15 Ağustos +22°+15° 16 Ağustos +24°+14° 17 Ağustos +27°+15° 18 Ağustos +27°+16° 19 Ağustos +29°+17° weather forecast based on historical data 20 Ağustos +26°+10° 21 Ağustos +27°+10° 22 Ağustos +27°+12° 23 Ağustos +26°+12° 24 Ağustos +26°+10° 25 Ağustos +27°+10° 26 Ağustos +27°+11° 27 Ağustos +27°+13° 28 Ağustos +26°+11° 29 Ağustos +27°+12° 30 Ağustos +27°+11° 31 Ağustos +25°+11° 1 Eylül +26°+10° 2 Eylül +26°+10° 3 Eylül +26°+9° 4 Eylül +26°+9° 5 Eylül +25°+9° 6 Eylül +25°+10° 7 Eylül +24°+8° 8 Eylül +24°+7° 9 Eylül +23°+9° 10 Eylül +22°+7° 11 Eylül +22°+7° * weather forecast is calculated based on historical data Merkez Bankası başkanının ticaret ve sanayi odalarında biraz kovboy ağzıyla yazacağım “Eller yukarı, çıkarın dolarlarınızı!” benzeri konuşmasıyla, şu sıralarda okumakta olduğum Şerif Mardin’in “Türk Modernleşmesi-Makaleler 4” kitabındaki “Doğu Despotizmi” Montesquieu konusuyla bu kadar mı örtüşürdü?Konu tabii ki Osmanlı. Pazar kuvvetleri-piyasa, “özerk, kendi kuvvet temeline ve meşruiyete kavuşamadı”. Çünkü padişah ve tebaası var. Bütün mallar mülkler tabii ki insanlar da! padişaha ait. Vezir ü vükela, büyük hizmet erbabı, asker, sivil yaşarken zengin, ölünce de mallar padişaha-devlete. Kapitalizmin statüye kavuşamadığı ve Avrupa’daki gibi bir “medeni toplum” gücünün oluşmadığı kazandığı parayı da artık kaç kadın alabiliyorsa, eve kadın çocuk yetiştirmeye harcıyor. “Varlıklı olanlar ayrıca cariyeleri, odalıkları, gözdeleri, kapatma metresleri de var.”Yani kapitalizmin, ticaretin, bunun kültürünün gelişmesi ve varlık birikimi ile ekonomik vb. inşası da olamıyor. Büyük geliri Osmanlı fetihlerle sağlıyor ve harcıyor. Bütün eller padişaha, devlete yerle bir edilmesi ve Cumhuriyet’e geçilmesiyle durum şüphesiz AVI PEŞİNDEFarklılaşmaya rağmen, Osmanlı’nın “Tüm mallar mülkler benim” anlayışının güçlü fikirsel altyapısı iktidarın Merkez Bankası’nda de şu var, yine iktidarın padişahlık gücüyle! bir bölümden diğer bölüme ve kendisine müthiş servet aktarımı sürüyor Seni zengin ettim, seni de yoksullaştırdım! Çok geniş halk kesimleri için büyük bir yoksullaşma yaşıyoruz! Büyük servet ayrımı, büyük bir eşitsizlik... Bir taraf vur patlasın çal oynasın, orta kesim çırpınıyor, büyük kesim ise şu fotoğraftaki gibiMerkez Bankası başkanı, “Yurtdışında patronların 500 milyar doları olduğu söyleniyor, bunun yüzde 10’u, 50 milyarı ülkeye getirilse…”.. getirin diyor. Aba altından sopa Doğu Despotizmi ile ilgisi ne?Günümüzden bakarsak, bizim gibi ülkeler ekonomik veya sosyal felaketler yaşamaktan kurtulamazlar. Bir ekonomik ve sosyal istikrar kazanamamış ülkelerde millet geleceğini garantiye almak için altın alır. Yüksek memurların çocukları bile mücevher SİGORTASIPrusyalı parlak subay Moltke, ordunun modernleştirilmesi için Osmanlı’da bulunduğu yıllara ilişkin yazdığı çok önemli gözlemler içeren Türkiye Mektupları’nda, mücevher takmanın bir tüketim gösterişi değil “Doğu despotizminde kolayca baş gösteren felaketlere karşı bir sigorta şekli olduğundan bahseder”.Devlet ve sistem kaynaklı tam bir yağma düzeni de felaketin parçasıdır. Altın sahipliği de bu nedenle milletin canına, kanına işlemiştir. İktidarın “altınlarını getir!” politikası da var. Milyarlarca dolarlık altınlar boşa yatıyorlar, diye bas bas Merkez Bankası başkanı da 500 milyarın 50 milyar dolarını getir diyor. Evet dışarıda büyük bir servet yatıyor. Ne kadar bilemem. Şirket olsun birey parasını dolarda tutuyor. Mevduatın yüzde 72’si dolarda diye bir haber okudum. Ayrıca başka bir büyük servet kaçışı daha var Kaliteli, nitelikli, zeki, iş bilir, insanlarımız gençlerimiz!KİM YARATTI BU DURUMU?İktidar bir dolara kurşun atıyor. Eline geçenleri har vurup harman savurduktan sonra, şimdi de milletin dolarlarını, altınlarını kovalıyor. O birikimleri ele geçirip, yeniden seçimleri kazanabileceği hayalini kurduğu koşullar yaratacak yandan da Hazine kasasından, zenginin mevduatını TL’de tutmaya çalışıyor yüksek faizler vererek. Daha da batağa saplanıyor, hem kendisi hem ülke!Tabii dolar ve altına kaçılıyor dedim ama en büyük kaçış emlaka!Çöken ülkelerin bu kaderinden ülke bir türlü kurtulamadı.

van bir aylık hava durumu