☀️ Fatır Suresi 41 Ayet Fazileti Cübbeli
Bu dört kelimedir ki, bunların fazileti hakkında bir çok hadis-i şerif vardır. Bunlar, Bakiyatu's-Salihat (insana ebediyyen fayda verecek iyi ameller)dir ki, burada bunların fazileti hakkındaki bazı hadis-i şerifleri zikredelim: 1. Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh)’dan rivayetle: Rasulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
HaşrSûresinin son üç âyetinin fazileti 321 60.ncı Mûmtehine Sûresi 326 6 l.nci Saff Sûresi 327 62.nci Cum’a Sûresi 330 Cuma Sûresinin okunuşu 330 63.ncû Münâfikûn Sûresi 332 64.ncû Teğâbûn Sûresi 333 Hamele-i Kur’ân olanların fazileti 334 65.nci Talâk Sûresi 66.nci Tahrim Suresi 338 67.nci Mülk Sûresi 339
TekasurSüresi Fazileti. Sûre-i Tekâsür, Mekke’de nâzil olmuştur. 8 âyettir. Kelimeleri, 28 Kelimedir. Harfleri ise 120 harftir. Sûre, ismini ilk âyetinde geçen “Et’Tekâsür” kelimesinden al¬mıştır. “Tekâsür” çokluk ve çoklukla öğünmek demektir. Eski Arabların evlâd ve soylarının (sülâlelerinin
Cübbeli Ahmet Hoca Ayet-el Kürsi ve Şifresini Açıkladı! 30.724 izlenme. 01:04.
Muhakkakki Allah, gökleri ve yeri zevâl bulmasınlar diye (yörüngelerinde) tutmaktadır. Andolsun eğer zevâl bulurlarsa/yok olurlarsa, O’ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Muhakkak ki O, Halîm’dir, Gafûr’dur. Kadri Çelik Meali. Hiç şüphesiz Allah, gökleri ve yeri yok olurlar diye (her an kudreti altında) tutmaktadır.
FatırSuresi 36. Yasin Suresi 37. Saffat Suresi 38. Sad Suresi 39. Zümer Suresi 40. Mü'min Suresi 41. Fussilet Suresi 42. Şura Suresi 43. Zuhruf Suresi 44. Duhan Suresi 45. Casiye Suresi 46. Ahkaf Suresi 47. Muhammed Suresi 48. Fetih Suresi 49. Hucurat Suresi 50. Kaf Suresi 51. Zariyat Suresi 52. Tur Suresi 53. Necm Suresi 54. Kamer Suresi
Sabır bir müslümanın dünya ve ahiretinde muhtaç olduğu bir fazilettir. Müslüman, amel ve arzularını sabır fazileti esasına göre ayarlamak mecburiyetindedir. Aksi takdirde şaşkına dönüşecektir. Müslümanın geç olsa bile sıkılmadan neticeleri beklemesi, akıllıca ve sağlam bir kalb ile zorluklara göğüs germesi
28kIu. Fâtır Sûresi 42-43. Ayet Tefsiri Hakkında Konusu Nuzül Fâtır Sûresi Hakkında Fâtır sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen Cenâb-ı Hakk’ın اَلْفَاطِرُ Fâtır sıfatından alır. Buna “Melâike” sûresi de denilir. Resmî tertîbe göre 35, iniş sırasına göre 43. sûredir. Fâtır Sûresi Konusu Sûre ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği ve kudretinin kâinatta tecelli eden pek çok delillerinden söz ederek, O’nun kulluğa lâyık tek ilâh olduğu fikrini işler. Yaratan O’dur, rızık veren O’dur, izzet ve şeref veren O’dur. O zengin ve müstağnî, insanlar ise O’na sonsuz derecede muhtaçtır. Bütün izzet ve şeref yalnızca O’na mahsus olduğundan, izzet ve şeref isteyenler için O’na inanmak, O’na teslim olmak, yalnızca O’na kul köle olmak zarûrîdir. Acı ve tatlı deniz, gece ile gündüz, âmâ ile gören, karanlıkla aydınlık, ölü ile diri gibi âlemde birbirinin zıddı olarak tecelli eden varlık ve olaylar, iman ile küfrün hakikatini anlamak için birer misaldir. İman güzelliklerin, küfür ise kötülüklerin temsilcisidir. Bu sebeple sûrede iman ehlinin nâil olacağı ebedi mutlulukla, küfür ehlinin feci halleri canlı birer tablo halinde arz edilir. İnsanların zulmü ve nankörlüğüne rağmen Cenâb-ı Hakk’ın onlara mühlet verdiği, dolayısıyla bu mühletin iyi değerlendirilmesi gereği üzerinde durulur. Fâtır Sûresi Nuzül Sebebi Mushaftaki sıralamada otuz beşinci, iniş sırasına göre kırk üçüncü sûredir. Furkan sûresinden sonra, Meryem sûresinden önce Mekke’de inmiştir. وَاَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ لَئِنْ جَٓاءَهُمْ نَذ۪يرٌ لَيَكُونُنَّ اَهْدٰى مِنْ اِحْدَى الْاُمَمِۚ فَلَمَّا جَٓاءَهُمْ نَذ۪يرٌ مَا زَادَهُمْ اِلَّا نُفُورًاۙ ﴿٤٢﴾ اِسْتِكْبَارًا فِي الْاَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّئِۜ وَلَا يَح۪يقُ الْمَكْرُ السَّيِّئُ اِلَّا بِاَهْلِه۪ۜ فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلَّا سُنَّتَ الْاَوَّل۪ينَۚ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَبْد۪يلًاۚ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَحْو۪يلًا ﴿٤٣﴾ Karşılaştır 42 Müşrikler, kendilerine bir uyarıcı geldiği takdirde, doğru yola uymada, önceki ümmetlerden daha ileride olacaklarına dâir Allah’a var güçleriyle yemin ediyorlardı. Fakat kendilerine bekledikleri uyarıcı gelince, bu onların doğru yoldan daha da uzaklaşmalarına sebep oldu. Karşılaştır 43 Çünkü onlar yeryüzünde büyüklük taslıyor ve kötülük planları tasarlıyorlardı. Oysa kötülük planları, ancak onu kuranların ayağına dolanır. Yoksa onlar, kendilerinden önceki inkârcı toplumların helâkine sebep olan ilâhî kanunların kendi üzerlerinde de uygulanmasını mı bekliyorlar? Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Yine sen Allah’ın kanununda kesinlikle hiçbir sapma göremezsin! TEFSİR Mekke müşrikleri, Peygamberimiz henüz gönderilmeden önce, Ehl-i kitap olan yahudi ve hıristiyanların durumlarını da iç açıcı görmediklerinden, kendilerine gerçek bir peygamber gönderildiği takdirde onu asla inkâr etmeyeceklerine ve onun getireceği tâlimatlara, geçmiş ümmetlere nazaran çok daha fazla sahip çıkacaklarına yemin ediyorlardı. bk. Enâm 6/156-157 Fakat Resûl-i Ekrem peygamberliğini ilan edince ondan süratle uzaklaştılar. Bunun sebebi ise, Allah Resûlü getirdiği tâlimatların onların nefsânî arzularına uymaması ve dünyevi menfaatleriyle çatışması idi. Çünkü Kur’an onları dürüstlüğe, doğruluğa, tevazua, Allah ve Rasûlü’ne itaate, mahlukata karşı şefkat ve merhamete davet ediyordu. Onlar ise tüm bu ahlâkî faziletlerin aksine büyüklük taslıyorlar, insanları, hele yetim ve köleleri küçük görüyorlar, işlerine geldiği gibi haince planlar yapıyorlardı. Hâsılı Peygamberin mesajı ile onların arzuları arasında âdeta kan ve doku uyuşmazlığı vardı. Bu sebeple onlar yemin ettikleri gibi Peygamber’e inanacakları yerde onu reddettiler, davetini engellemek için sinsi tuzaklar kurdular ve onu öldürmek için suikastlar düzenlediler. Onlar yaptıkları bu kötülükler yüzünden daha önceki sapık milletlerin yoluna girmiş oldular. Dolayısıyla öncekilerin başına gelen felâket ve cezaların, kendi başlarına da gelmesine zemin hazırlamış oldular. Çünkü Allah’ın toplumlar için koymuş olduğu değişmez kanunu, bu neticeyi gerekli kılmaktadır “Zâlim yine bir zulme giriftâr olur âhir, Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrân.” Ziyâ Paşa “Başkalarına zulmeden kişi, sonunda kendisi de elbet bir zulme uğrar. Başkasının evini yıkanın bir gün kendi evi de vîrân olacaktır.” İnkârcıların fenâ akıbetlerini görme, Allah’ın kudretini tanıma ve böylece gerçeği idrak etme açısından önceki kavimlerin ibretli kıssaları büyük ehemmiyet arz eder Kaynak Ömer Çelik Tefsiri
1. Hâ Mîm. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 2. Bu Kur’ân Rahmân ve Rahîm olan Allah tarafından indirilmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 3. Bu, Arapça bir Kur’an olarak, âyetleri bilen bir kavim için ayırt edilip açıklanmış bir kitaptır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 4. O, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. Fakat insanların çoğu yüz çevirmişlerdir. Artık onlar gerçeği işitmezler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 5. Onlar Ey Muhammed! Senin bizi davet ettiğin şeye karşı kalplerimiz kapalıdır. Kulaklarımızda da bir ağırlık vardır. Seninle bizim aramızda anlaşmamıza engel bir de perde vardır. Sen istediğini yap, çünkü biz yapıyoruz» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 6. Ey Muhammed! De ki Ben sadece sizin gibi bir insanım, ancak bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık hep O’na yönelin ve O’ndan bağışlanma dileyin. Vay O’na ortak koşanların haline! Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 7. Onlar, zekatı vermezler, ahireti de inkâr ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 8. Şüphesiz ki, iman edip, salih amel işleyenler için de bitmez tükenmez bir mükafat vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 9. De ki Siz yeri iki günde yaratanı gerçekten inkâr edip duracak mısınız? Bir de O’na eşler koşuyorsunuz ha? O bütün âlemlerin Rabbidir.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 10. O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp soranlar için rızıkları tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 11. Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin.» dedi. Her ikisi de İsteyerek geldik» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 12. Böylece Allah onları iki günde yedi gök olmak üzere yerine koydu. Her göğe kendi işini bildirdi. Biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve koruduk. İşte bu çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 13. Eğer onlar, yine yüz çevirirlerse de ki Ben sizi Âd ve Semud’un başına gelen yıldırıma benzer bir yıldırıma karşı uyardım.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 14. Onlara Allah’tan başkasına kulluk etmeyin diye önlerinden ve arkalarından peygamberler geldiği zaman Eğer Rabbimiz dileseydi mutlaka melekler indirirdi. Biz sizin tebliğ için gönderildiğiniz şeylere inanmayız.» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 15. Âd kavmine gelince onlar yeryüzünde büyüklük tasladılar ve Bizden daha kuvvetli kim vardır?» dediler. Onlar kendilerini yaratan Allah’ın kendilerinden daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 16. Bu yüzden biz de onlara dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Ahiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmeyecektir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 17. Semûd kavmine gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik. Fakat onlar körlüğü doğru yola tercih ettiler. Bunun üzerine kazandıkları kötülük yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları çarpıverdi. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 18. Biz iman edenleri ve kötülükten sakınanları ise kurtardık. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 19. O gün Allah’ın düşmanları cehennem ateşine sürülmek üzere hep bir araya toplanırlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 20. Nihayet oraya vardıkları zaman kulakları, gözleri ve derileri yaptıkları şeyler hakkında onların aleyhinde şahitlik ederler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 21. Onlar derilerine Niçin aleyhimize şahitlik ettiniz?» derler. Derileri de Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu, sizi ilk defa yaratan O’dur ve siz yine O’na döndürülüyorsunuz» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 22. Siz kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik edeceğinden korkarak kötülükten sakınmıyordunuz. Fakat yaptıklarınızdan bir çoğunu Allah’ın bilmeyeceğini zannediyordunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 23. İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi helak etti de zarara uğrayanlardan oldunuz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 24. Şimdi eğer dayanabilirlerse onların yeri ateştir. Yok eğer hoşnutluğa dönmek isterlerse bile artık onlar hoşnut edileceklerden değildirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 25. Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar kendilerine önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini güzel gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip, geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki, azab sözü onlar için de hak oldu. Doğrusu onların hepsi de kendilerine yazık etmişlerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 26. İnkâr edenler Bu Kur’ânı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın, belki üstün gelirsiniz» dediler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 27. Biz mutlaka inkâr edenlere şiddetli bir azab tattıracağız. Ve onlara yaptıkları amellerin en kötüsünün cezasını vereceğiz. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 28. İşte Allah’ın düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr etmelerinin cezası olarak, onlar için orada ebedî olarak kalacakları cehennem yurdu vardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 29. İnkâr edenler Ey Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi doğru yoldan saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım, böylece cehennemin en altında kalanlardan olsunlar.» diyeceklerdir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 30. Rabbimiz Allah’tır» deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 31. Biz dünya hayatında da, ahirette de sizin dostlarınızız. Cennette sizin için canınızın çektiği ve istediğiniz her şey vardır.» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 32. Bunlar çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan Allah tarafından bir ağırlamadır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 33. Allah’a davet eden, salih amel işleyen ve Ben gerçekten müslümanlardanım» diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 34. Hem iyilik de bir değildir, kötülük de. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. O zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin, sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 35. Bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 36. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa hemen Allah’a sığın. Çünkü O her şeyi işitir ve bilir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 37. Gece ile gündüz ve güneş ile ay Allah’ın kudretinin delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer sadece Allah’a kulluk yapmak istiyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 38. Eğer onlar büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbinin yanındaki melekler gece gündüz O’nu tesbih ederler ve hiç usanmazlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 39. Senin yeryüzünü boynu bükük, kupkuru görmen de Allah’ın kudretinin delillerindendir. Biz onun üzerine suyu indirdiğimiz zaman titreşir ve kabarır. Şüphesiz ki ona hayat veren Allah mutlaka ölüleri de diriltir. Doğrusu O’nun her şeye gücü yeter. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 40. Âyetlerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp inkâra sapanlar bize gizli kalmazlar. O halde ateşe atılacak olan mı daha hayırlıdır, yoksa kıyamet günü güven içinde gelecek olan mı? İstediğinizi yapın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız şeyleri hakkıyla görür. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 41. Kur’ân kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler, mutlaka cezalarını çekeceklerdir. O gerçekten çok değerli bir kitaptır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 42. Ona ne önünden, ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, öğülmeye layık olan Allah tarafından indirilmiştir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 43. Ey Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey söylenmiyor. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibidir hem de acı verecek bir azap sahibidir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 44. Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur’ân yapsaydık onlar mutlaka Bu kitabın âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap bir peygambere yabancı dil, öyle mi?» derlerdi. Sen de ki O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır.» İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Kur’ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar da duymuyorlar. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 45. Andolsun ki biz Musa’ya Tevrat’ı vermiştik de onda ihtilafa düşmüşlerdi. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarında hüküm verilirdi. Gerçekten onlar Kur’ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 46. Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedecek değildir. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 47. Kıyamet zamanını bilmek ancak Allah’a havale edilir. Onun bilgisi dışında hiçbir meyve kabuğundan çıkmaz, hiçbir dişi gebe kalmaz ve doğurmaz. Allah onlara Bana koştuğunuz ortaklarım nerede?» diye seslendiği gün, onlar Senin ortağın olduğuna dair bizden hiçbir şahit olmadığını sana arz ederiz.» derler. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 48. Önceden tapmakta oldukları şeyler, kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur. Onlar da kendileri için kaçacak bir yer olmadığını anlamışlardır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 49. İnsan hayır istemekten usanmaz, fakat kendisine bir kötülük dokununca üzülür ve ümitsizliğe düşer. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 50. Andolsun ki kendisine dokunan bir zarardan sonra, biz ona tarafımızdan bir rahmet tattırsak, O Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum, Rabbime döndürülmüş olsam bile mutlaka O’nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır» der. Biz o inkâr edenlere yaptıkları şeyleri mutlaka haber vereceğiz ve onlara ağır bir azap tattıracağız. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 51. Biz insana bir nimet verdiğimiz zaman o yüz çevirir, yan çizer. Ona bir kötülük dokunduğu zaman da uzun uzun yalvarır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 52. Ey Muhammed! De ki Ne dersiniz? O Kur’ân Allah tarafından gelmiş olup da sonra siz onu inkâr etmişseniz, o takdirde Hak’tan uzak bir ayrılığa düşenden daha sapık kim olabilir?» Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 53. Biz onlara hem ufuklarda ve hem kendi nefislerinde delillerimizi göstereceğiz ki, Kur’ân’ın hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Senin Rabbinin her şeye şahit olması kafi değil mi? Mealleri Kıyasla Sayfada Göster 54. İyi bilin ki onlar Rablerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler, yine iyi bilin ki, Allah her şeyi ilmiyle kuşatmıştır. Mealleri Kıyasla Sayfada Göster
Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiŞüphesiz Allah, yörüngelerinden sapmamaları için gökleri ve yeri tutar. Eğer onlar sapacak olsalar O'ndan başka onları hiç kimse tutamaz. Şüphesiz O, son derece yumuşak davranır; Okuyan Kur’an Meal-TefsirŞüphesiz ki göklerin ve yerin yok olmasını engelleyen Allah'tır. Yok olurlarsa, O'ndan sonra Allah'tan başka kimse onları sistemlerinde tutamaz.*Şüphesiz ki O hoşgörülüdür, çok Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiALLAH, gökleri ve yeri kaos içine girmekten alıkoymaktadır. Kaosa girseler O'ndan başka kim onu engelleyebilir? O Şefkatlidir, ve yeri koyduğu yasalarla yok olmaktan koruyan Allah'tır. Ant olsun ki eğer onlar yok olurlarsa, o ikisini O'ndan başka tutacak yoktur. Kuşkusuz O, Çok Şefkatli'dir. Çok Bağışlayıcı' Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiDağılmasın diye gökleri ve yeri tutan Allah'tır. Onlar dağılacak olsa onları Allah'tan başka kimse tutamaz. O yumuşak davranır, çok Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekAslında, Allah, sapmamaları için gökleri ve yeryüzünü tutuyor. Eğer saparlarsa, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Kuşkusuz, O, Hoşgörülüdür; Sınırsız İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anŞu açık ki, yok olurlar diye gökleri yeri yörüngede tutan sadece Allah'tır; eğer yörüngeden sapmalarına izin verirse, bunun ardından hiçbir güç onları tutamaz ne var ki O cezalandırmada hiç acele etmeyendir, eşsiz bir Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiAllah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye tutuyor. Yemin olsun, eğer çöküp giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Halim'dir O, Gafur' Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıAllah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye her an kudreti altında tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim'dir, sadeleştirilmiş Doğrusu gökleri ve yeri, yok oluvermelerinden Allah tutuyor. Andolsun ki, eğer yok oluverseler, O'ndan başka kimse tutamaz onları. O, gerçekten çok halim, çok Esed Kur'an MesajıGerçek şu ki, semavi varlıkları ve yeri yörüngelerinden sapmamaları için tutan yalnızca Allah'tır. Bir kere sapınca da, O'nun müdahale etmemesi halinde başka hiçbir güç onları tutamaz. Fakat Allah halimdir, çok bağışlayıcıdır!Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiŞüphesiz Allah, gökleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye kurduğu düzende tutuyor. Andolsun, eğer onlar yörüngelerinden sapıp yok olur giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halimdir hemen cezalandırmaz, mühlet verir, çok Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiDoğrusu Gökleri ve Yeri zeval buluvermelerinden Allah tutuyor, celalim hakkı için zeval buluverirlerse onları ondan başka kimse tutamaz, o cidden halim bir gafur bulunuyorSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiAllah yıkılmamaları için gökleri ve yeri tutmaktadır. Andolsun, gökler ve yer yıkılsa, onları, Kendisinden başka hiç kimse tutamaz. Şüphesiz O, halimdir, çok Tanrı, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye her an kudreti altında tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, kendisinden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, halimdir, Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimŞübhesiz ki Allah gökleri ve yeri zeval bulmalarından korumak için bizzat tutmakdadır. Eğer onlar zeval bulurlarsa andolsun ki, ondan sonra kimse bunları tutamaz. Hakıykaten o Allah ukuubetde aceleci değildir. Çok ki zail olmasınlar diye gökleri ve yeri tutan Allah'tır. Eğer zail olurlarsa, andolsun ki; bundan sonra onları kimse tutamaz. Şüphesiz ki O; Halim, Gafur Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıYok olmaması için gökleri ve yeri Allah tutar. Göklerin ve yerin sonu gelirse, O'ndan başka kimse tutmaz. Allah, şefkatle muamele eder ve Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiGerçek şu ki Gökleri ve yeri yok olmaktan koruyan, Yüce Allah'tır. Şayet onlar yıkılacak olursa onları Allah'tan başka kimse tutamaz. Doğrusu O halimdir, gafurdur müsamahalıdır, cezalandırmada aceleci değildir, çok affedicidir.Ahmed Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüMuhakkak ki Allah, semaları ve arzı, işlevlerini yitirmemeleri için ayakta tutuyor! Andolsun ki eğer işlevlerini yitirseler O'ndan sonra hiç kimse onları ayakta tutamaz... Muhakkak ki O, Haliym'dir, Ğafur' Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiALLAH, gökleri ve yeri kaos içine girmekten alıkoymaktadır. Kaosa girseler O'ndan başka kim onu engelleyebilir? O Şefkatlidir, Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anGökleri ve yeri koyduğu yasalarla yok olmaktan koruyan Allah'tır. Ant olsun ki eğer onlar yok olurlarsa, o ikisini O'ndan başka tutacak yoktur. Kuşkusuz O, Çok Şefkatli'dir, Çok Bağışlayıcı' Khalifa The Final TestamentGOD is the One who holds the heavens and the earth, lest they vanish. If anyone else is to hold them, they will most certainly vanish. He is Clement, Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationGod is the One who holds the heavens and the earth, lest they cease to exist. And they would certainly cease to exist if anyone else were to hold them after Him. He is Compassionate, Quran A Reformist TranslationGod is the One who holds the heavens and the earth, lest they cease to exist. They would certainly cease to exist if anyone else were to hold them after Him. He is Forbearing, Forgiving.
Dualarım cübbeli ahmet hoca, isra suresi son 2 ayeti fazileti, isra suresinin son iki ayetini okumanın fazileti, faziletleri, sevabı, kalbin ölmemesi için, kulidullahe, gulidullahe evidurrahmane eyyam ma ted'u
❬ Önceki Sonraki ❭ ۞ إِنَّ ٱللَّهَ يُمْسِكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ أَن تَزُولَا ۚ وَلَئِن زَالَتَآ إِنْ أَمْسَكَهُمَا مِنْ أَحَدٍ مِّنۢ بَعْدِهِۦٓ ۚ إِنَّهُۥ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
fatır suresi 41 ayet fazileti cübbeli