🦑 Ahmet Muhip Dıranas Kar Şiiri Sözleri
Dahaçok Dıranas ve şiiri üzerine sohbet edildi. Eski İstanbul anılarından söz açıldı. Dıranas'ın en mutlu gecelerinden biriydi o." (Oğuzcan, 1980, s. 11) Ahmet Muhip, 21 Haziran 1980 Cumartesi günü saat 13.00'te Ankara'da ölmüş tür
KARİLE İLGİLİ ŞİİRLER. Ahmet Muhip Dıranas – Kar Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni, uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
AhmetMuhip Dıranas Şiirleri-Kar. Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte. Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte. Kar yağıyor üstümüze, inceden. Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için. Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
AhmetMuhip Dranas (d. 1909, Sinop; ö. 21 Haziran 1980, Ankara) Türk şair, yazar. 1909 yılında Sinop'un Salı köyünde dünyaya geldi. Ankara Erkek Lisesi'ni bitirdi. Lisedeki edebiyat öğretmenleri Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ahmet Hamdi Tanpınar, şiir
Ağrı - Ahmet Muhip Dranas - Şairler ve Şiirleri) Çeşitli konularda makaleler içeren ve kullanıcıların yorum yazarak bilgi eklediği genel bilgi ve başvuru sitesi Ana Sayfa
D Ahmet Muhip Dıranas E) Faruk Nafiz Çamlıbel 15..Aşağıdakilerden hangisi Servet-i Fünûncuların şiir özelliklerinden biri değildir? (1992/ÖSYS) A) Kafiyede şekilden çok, ses benzerliğine önem verme B) Konu birliğine ve bütün güzelliğine önem verme C) Nazımı nesre yaklaştırma D) Konuyla vezin arasında bir ahenk
HUZUR Ahmet Hamdi Tanpınar; roman; Türk edebiyatının en başarılı romanlarından biridir; roman Mümtaz, Nuran, İhsan ve Suat olmak üzere dört temel kahramandan oluşur; bu roman Mümtaz’ın Nuran’a karşı duymuş olduğu aşkı konu edinmektedir MAHUR BESTE: Ahmet Hamdi Tanpınar; roman; 1944 yılında tefrikalar halinde yayınlanmış olan bir romandır; bu roman
sMHTSe. KAR Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze incedenSesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu’dan Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına, gök, deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buramBuğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını Kar Şair Ahmet Muhip Dıranas Müzik Gözyaşı, Fahir AtakoğluYorum AhmetAkifYılmaz Sosyal Medya aakifyilmaztr İletişim info
Sayfa İçeriği Ahmet Muhip Dıranas Sözleri, Ahmet Muhip Dıranas’ın Sözleri, Ahmet Muhip Dıranas En Güzel Sözleri, Ahmet Muhip Dıranas Şiir Sözleri, Ahmet Muhip Dıranas Sözleri Resimli, Ahmet Muhip Dıranas Sözleri Facebook, Ahmet Muhip Dıranas Sözleri Tumblr Ahmet Muhip Dıranas Sözleri Ne hoştur insanın bir gül açası, koşan göklerde kuş gibi uçası, bulutlarda yağmur olup ağlamak. Bardaktan boşanırcasına bir yağmur, dertli yüreğimin başına yağıyor. Dünyada belki en geçici en vefasız şey dostluktur. Bir elbise bile bir dosttan fazla dayanıklıdır. Bir kedi sever gibi okşasın istiyorum parmakların saçlarımı. Hoyrattır bu akşamüstüler daima; gün saltanatıyla gitti mi bir defa yalnızlığımızla doldurup her yeri, bir renk çığlığı içinde bahçemizden, bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan, lavanta çiçeği kokan kederleri; Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Varmak istediğim uzak limana, gemiler beni almadan kalkıyor. Bir gün gelir, kuvvet el değiştirir. Bu hep böyle gider ve dün bağıran bugün suskun, bugün susan ise yarın bağıran olur. Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak, ben aşkımla bahar getirdim sana… Yaşlandım, güneşim batıyor. Gece yaklaşmada sinsi, sessiz ve sonsuz. Biliyorum; her şeysiz, sensiz, bensiz yiteceğim, karanlıklar içinde. Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir kağıtlarda yarım bırakılmış şiir… İnsan, yağmur kokan bir sabaha karşı hatırlar bir gün bir camı açtığını, duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu, çöküp peynir ekmek yediği bir taşı, bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir. Her gün ekmeğimi bölüşürsün, yalnızlığımın sofrasında, yorganım altında üşürsün, her güz ve bahar arasında… Şüphe, bir nura doğru koşmaktır. Bir beşik gibi sallanır dünya, rahat uyusun diye bütün çocuklar. Baksam bir uzaklık var hangi yana, hangi eşyaya dönsen boş bir ayna, varmak istediğim uzak limana gemiler beni almadan kalkıyor. İnsan bir yanınca Kerem misali yanmalı, uykudan bile mahşer gününde uyanmalı. Sıcak evlerimizde oturmayı donarak şehit olanlara borçluyuz! Ruhunuz Şad Olsun! Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan, rüzgâr gibi ta eski Anadolu’dan, sesin nerde kaldı? Kar içindesin! Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni, uyanamam. Güneşten bıkınca derim Gel üstümü ört bulutum. Bir eksiğim sensin, ama ne kadar büyük, bu sensizlik, evren bitene kadar büyük. Bir cam mı kırıldı, bu ne şangırtı? Yok, kafatasımın çatlamasıydı Bir gün gelir, kuvvet el değiştirir. Bu hep böyle gider ve dün bağıran bugün suskun, bugün susan ise yarın bağıran olur. Uzanıp yıldızları tutsa elim bulur muyuz yeniden o cenneti? Kardır yağan üstümüze geceden, yağmurlu, karanlık bir düşünceden Ona şefkatle eğilirken, pır diye uçtu birden, kırık sandığım kanatlarındaki sahtelik ve inancımla birlikte. İnsanı insan diye sevmişim, hep severim. Yeşil pencerenden bir gül at bana, ışıklarla dolsun kalbimin içi. Geldim işte mevsim gibi kapına, gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ. Uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz; her an peşimizden koşan gölgemiz, özlenen limanlar, yanan yıldızlar. Uzaktadır her şey; anneler, kızlar… Artık bir pencerenin önünde, ne kaldı, oturup geçen dünü düşünmekten başka… Uzaktadır her şey, hep yalnız ölüm, her yerde, her an yakınımız ölüm. Ruhum gemiler uğramaz bir liman. Bir güzelim sensin, bir de gökyüzü, gerisi denizler ötesi, hepsi. Herkes, havada aynı bilinmez şeyi özlüyor. Hayallerimizi bile yitirdik; dağılmış bir sofra bu, bitti şölen, sona kalmışlarsa biz gibi yenik. Parayı, para için erdemlerine, onurlarına varıncaya kadar her şeylerini verebilenlere bırakalım. Şimdi o gözlerde, vakitsiz yağan yağmurlar var. Hava karardıkça mangal ateşleri nasıl daha parlak görünürse, ömrün akşamına doğru anılar da öyle parlak görünüyor. Sokakta ağlanır, gülünür, hayal kurulur ve ölünür. Bir saati vakti geldi mi kurmalı; durmuş bir saat kurunca işler, ama duran bir insanı kurup işletemezsin.
Öz şiir tarzını benimseyen Ahmet Muhip Dıranas, edebiyat tutkunlarının sevdiği şairlerin başında yağan üstümüze geceden,Yağmurlu, karanllık bir düşünceden,Ormanın uğultusuyla birlikteVe dörtnala, dümdüz bir mavilikteKar yağıyor üstümüze incedenSesin nerde kaldı, her günkü sesin,Unutulmuş güzel şarkılar içinBu kar gecesinde uzaktan, yoldanRüzgâr gibi tâ eski Anadolu'danSesin nerde kaldı? Kar içindesin!Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!Uyandırmayın beni sevdiklerimiz aşkına,Allah aşkına, gök, deniz aşkınaYağsın kar üstümüze buram buramBuğulandıkça yüzü her aynanınBeyaz dokusunda bu saf rüyanınGöğe uzanır -tek, tenha- bir kamışSırf unutmak için, unutmak ey kış!Büyük yalnızlığını MUHİP DIRANAS
Başlık, Ahmet Muhip Dıranas'ın meşhur şiirinin ilk dizesi. Karın, tüm yurdu beyazlattığı şu günlerde, aşkı, özlemi, doğayı ve hüznü en güzel terennüm eden şairlerimizden Ahmet Muhip Dranas'ın kar şiirini görünce bir kez daha okumadan edemedim. Özlemin ve yalnızlığın, gece ve karanlık üzerinden anlatıldığı bu güzel şiirinde, Dıranas, yağan kar üzerinden bize uçsuz bucaksız masmavi gökyüzü altında hissettiği yalnızlığı ve ölümü anlatır. Ancak ölüm onda kendisinden kaçılacak bir şey değil, arzu edilendir. 11'li hece ölçüsüyle beş mısralık dört bentten oluşan şiirde şair, hem duygularını hem de çevreyi o kadar canlı ve başarılı tasvir eder ki şiir mi okuyorum yoksa karlı bir gecenin resmedildiği empresyonist bir tablo mu seyrediyorum, bilemedim. Şiirde sevdiklerini özleyen yalnız bir adam da görüyorum. Dıranas kendini mi tasvir ediyor, bilmiyorum, ama bildiğim ve gördüğüm şey, şiirde tarif edilen adamın, bu dünyaya veda etmeye hazırlandığıdır. Geçmiş, onda unutulmaya yüz tutmuş bir hatıra, gelecek ise uyandırılmamak üzere yatılan bir uyku, yani ölümdür. Dıranas'ın bahsettiğim şiiri şu Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanllık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze inceden Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan Sesin nerde kaldı? Kar içindesin! Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına, gök, deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buram Buğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını dünyanın. Şimdi şiirden anladıklarımı, aklım erdiğince, dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım. Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze inceden Şair, şiirine bir gece vakti yağan karı anlatarak başlıyor. Bendin tamamını okuyunca zihnimde oluşan şey, yağmurlu ve karlı bir gecede orman içinde, göklerden aşağıya doğru bir şeylerden kaçıyormuş veya kovalıyormuşçasına dört nala koşan yılkı atları gibi yere düşen kar tanelerinin resmedildiği bir tablo. Rüzgarlı bir havada yağan karların birbirlerine doğru hızlıca ve telaşlı bir şekilde savrularak düşmelerini, bir şeylerden kaçan yılkı atlarının dört nala koşmalarına benzetilmesi, bize havanın aynı zamanda rüzgarlı olduğunu da fısıldıyor. Karın beyazlığı ile gecenin karanlığı arasındaki tezata dikkatinizi çekerim. Gecenin karanlığı ile düşüncenin karanlığı arasında kurulan ilişkiye de. Burada kar umut mu yoksa şairin kederi üstüne keder katan bir şey mi, belli değil. Şair 'geceden' kelimesini hem gece vakti hem de geceden dolayı anlaşılacak şekilde kullanmış. İnsanın içini ürperten ve ürküten geceden ve gecenin karanlığından üstümüze kar yağmasından ümitlenmeli miyiz, yoksa kederimizi artırmalı mıyız? İkinci mısrada şair ürperti ve korkunun nedenini açıklıyor okura. Kar, yağmurlu ve karanlık bir düşünceye benzeyen bulutlardan yağmakta. 'Ormanın uğultusu' ise korkuyu ve bilinmezlik duygusunu besleyen bir efekt vazifesi görüyor. Dümdüz mavilik derken kastedilen gökyüzü olmalı. Şair ilk bentte, bize az sonra söyleyeceklerinin daha iyi anlaşılması için şiirin zamanı ve mekanı hakkında bilgi verir ve muhatabına seslenerek şiirine devam eder. Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan Sesin nerde kaldı? Kar içindesin! Şairin "nerde kaldı" diye seslenmesinden her gün karşılaştığı birini artık göremediğini anlıyoruz. Bu soruda, şairin sesini aradığı kişiye duyduğu özlem ve hasret görülüyor. Peşinden gelen "unutulmuş güzel şarkılar" artık bir şarkıya benzeyen eski günlerin bir daha gelmeyeceğini söylüyor. Karlı gecede şairin aklına gelen şey, sevdiklerinin eski bir türküye benzettiği veya türkülerde anlatılan hasreti. Eski bir türkü derken kastedilen kaybolan sevgiliye duyulan özlem mi yoksa geçip giden yıllar mı, belli değil. Artık bir daha kavuşamayacak olmanın verdiği ümitsizlik ve yeis de var bu ses tonunda. "Kar içindesin" derken üzerine toprak yağan bir mezara mı sesleniyor, yoksa çok eskilerde kalmış ve unutulmaya yüz tutmuş hatıralarına mı? Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına, gök, deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buram İlk kıtada karanlık ve karlı bir gecede olduğunu, ikinci kıtada sevdiklerini kaybettiğini ve özlediğini söyleyen şair bu sefer bundan sonra olacakları anlatıyor. Şairin istediği şey, uyumaya benzettiği ölüme yatmak. Necip Fazıl karanlıkları üstüne örterken Dıranas karları örtmek istiyor. Sabaha ve akşama benzemeyen mavilik ise bize cenneti hatırlatıyor. Cennette sevdiklerine kavuşmak hayaliyle uyumak, yani ölmek isteyen şair, kendisinin rahatsız edilmemesi için adeta yalvarıyor. Allah aşkına, gök aşkına, deniz aşkına, sevdikleriniz aşkına diyerek kıramayacağımız varlıkları sıralaması, istediği şey konusunda ne kadar samimi ve ısrarcı olduğunu gösteriyor. Önüne geldiği fiilin anlamını kuvvetlendiren 'buram buram' ikilemesi burada yağmak fiilini güçlendirerek karın çok yağmasını isterken öte yandan "buram buram"ın koku ve sıcaklığı da hatırlattığı düşünüldüğünde, karı adeta samimiyeti ve sevgisiyle kendisini ısıtacak bir yorgana, anne kucağına, şefkatli kollara benzetmekte. Bu benzetme ise tezatın bir şiiri ne kadar güzelleştirebileceğini bize gösteren güzel bir örnek. Buğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını dünyanın. Son kıta ise şiiri adeta özetliyor veya şair niyetini burada dile getiriyor. Aynanın yüzünün buğulanması havanın soğuk olmasına ve göstermemesine işaret ediyor. Aynı zamanda belirsizlik ve bilinmezliğe de. 'Saf rüya' ise yağan iri kar taneleri. Adeta göklerden yere yağan kardan sonra, dünyanın büyük yalnızlığını unutmak için göklere yerden bir kamış yükselmekte. Bu kamış, bir nefesli saz ve şairin gönlünden, ciğerlerinden çıkıp göklere yükselen duası, ahı, yalvarması, yani şiiri. Yalnız olan sadece şair değil, dünya da yalnızdır. Yazımıza iki soru ile son verelim. Dıranas'ın Türkçenin büyük şairi olduğunu söyleyenler sizce haksız mı? Yağan kar, sizin için ne ifade ediyor? Aklınıza gelirse üçüncü soruyu da siz sorun. İsmail Güleç Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
KAR Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze, inceden. Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan, Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan Sesin nerde kaldı? kar içindesin! Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni, uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına, gök, deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buram... Buğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını dünyanın. Ahmet Muhip DRANAS
ahmet muhip dıranas kar şiiri sözleri