🦁 Biz Burada Kalacağız Arapça Sözleri

Hak olan silahımdır ve ben direniyorum. Yaralarımın üstesinden gelip direneceğim. Ben asla teslim olmayacağım asla rıza göstermeyeceğim. Ve sen ey memleketim! Senin üzerinde pazarlık olmaz. Ey vatanım, düşmanların mağlup oldular. Sana düşen kaderini yazmaktır. Ey halkım! Deli rüzgâra karşı diren! كلماتالعربية ARAPÇA KELİMELER شعبان پيراِيش Şaban PİRİŞ Günlük dilde sık kullanılan kelimeler: Türkçe Okunuş Arapça Yani konuya sadık kalacağız, konu içinde başka ara sokaklara sapmayacağız. Öncelikle konu kavramını biraz ele almak lazım bence zira sizce konusu olan bir şarkıyı ben konusuz diye tanımlayabilirim. Konu sizce genelin kendisidir bence detayın kendisidir. Hemen açalım bu mevzuumu. “Ayrılık” denen materyali ele alalım KUR'AN'DAKİ YABANCI KELİMELER. Zümer=28:Korunsunlar diye, pürüzsüz Arapça bir Kur'an indirdik. Birçok ayetde Kur'an'ın saf arapça olduğu söylenir.Yukarıdaki ayet bunlardan sadece biridir.Buna rağmen Kur'an'da Arapça olmayan,çok sayıda kelimeye rastlarız.Çelişkilerden biride budur.Apaçık,anlaşılır Arapça demesine Arapçanın aslı olan Mudar lehçesinin kaidelerinin yazılıp kitaplaştırılması, sınırların artması ile İslamiyete duhulün çok olduğu zamana denk gelir. Bazı zahirperestler Kur'an daki naklî meseleleri israiliyat bilgilerine, aklî meseleleri de yunan felsefesine tatbik edip uygun göstermeye çalıştılar. يلليبتاكلوا من الحرام وما تشبعوش. – Yilli Btakalwa arasında Haram ve ne sen imbue. خدتوا ياما مني يلا هاتوا كله. – Benden bir gün aldın. خدتوا ياما مني عشرة عمري كله. – Beni on yaşındasın. خدتوا ياما مني وإيه أخرة ده كله. – Bir CHP fabrika ayarlarına geri döndü. CHP’li gazeteci Özdemir İnce TELE1 de katıldığı program da, ezanın Arapça okutulmasına karşı çıktı. “Tanrı uludur, tanrı uludur” demenin bir zararı yoktur diyerek Ezan'ın Türkçe olarak okutulmasına devam edilmesi gerektiğini, Arapça ezanın kültürel emperyalizm olduğunu savundu. I1e1hRv. Hak olan silahımdır ve ben direniyorum Yaralarımın üstesinden gelip direneceğim Ben asla teslim olmayacağım asla rıza göstermeyeceğim Ve sen ey memleketim! Senin üzerinde pazarlık olmaz Hak olan silahımdır ve ben direniyorum Yaralarımın üstesinden gelip direneceğim Ben asla teslim olmayacağım asla rıza göstermeyeceğim Ve sen ey memleketim! Senin üzerinde pazarlık olmazBurası benim evim... Burası benim toprağım Berrak denizler, nehirler benim Öyleyse nasıl olur da ateş için pazarlığa girerim? Direneceğim!Hak olan silahımdır ve ben direniyorum Yaralarımın üstesinden gelip direneceğim Ben asla teslim olmayacağım asla rıza göstermeyeceğim Ve sen ey memleketim! Senin üzerinde pazarlık olmazEy vatanım, düşmanların mağlup oldular. Sana düşen kaderini yazmaktır. Ey halkım! Deli rüzgâra karşı diren! Korkuya ve tehlikeye meydan oku! Ey vatanım, düşmanların mağlup oldular. Sana düşen kaderini yazmaktır. Ey halkım! Deli rüzgâra karşı diren! Korkuya ve tehlikeye meydan oku! Onlar gidecekler, biz kalacağız. Bu topraklar bize kalacak. Biz bugün burada daha güçlüyüz Tüm destanlardan daha güçlüyüz Onlar gidecekler, biz kalacağız. Bu topraklar bize kalacak. Biz bugün burada daha güçlüyüz Tüm destanlardan daha güçlüyüzBurası benim evim... Burası benim toprağım Berrak denizler, nehirler benim Öyleyse nasıl olur da ateş için pazarlığa girerim? Direneceğim!Hak olan silahımdır ve ben direniyorum Yaralarımın üstesinden gelip direneceğim Ben asla teslim olmayacağım asla rıza göstermeyeceğim Ve sen ey memleketim! Senin üzerinde pazarlık olmaz Burası benim evim... Burası benim toprağım Berrak denizler, nehirler benim Öyleyse nasıl olur da ateş için pazarlığa girerim? Direneceğim! Direneceğim... Peygamber Efendimiz sav'in Cennet ile İlgili Sözleri ... Kadının boynundaki incilerin bir tanesi garbleBatı şarkDoğu arasını aydınlatır... Başında bulunan taçların en küçük incisi de yine şarkla garb arasını aydınlatır. Ramuz el-Ehadis-1, s. 99/8 Bir kerpici gümüş, bir kerpici altın, harcı keskin kokulu misk, döşemesi inci ve yakut, toprağı ise za'feran olup, oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez... Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10088 ... Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferan safrandır ... Tirmizi; Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6 Gurfeler cennet köşkleri kırmızı yakut, yeşil zebercet zümrüt ve beyaz incidendir. Onlarda hiçbir kusur ve ayıp yoktur. Cennet ehli bunlara, sizin gökte, doğu ve batıdaki parlak yıldızlara baktığınız gibi bakarlar... Ramuz el-Ehadis-1, s. 225/6 Cennette öyle köşkler vardır ki, içindeki dışındakini, dışındaki içindekini görür... Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/9 Cennette gurfeler vardır. Dışları içlerinden, içleri dışlarından görünür. Kütüb-i Sitte-14, s. 447/2 Cennette bir köşk vardır. Etrafı burçlar hisar, kule, otluk, sulak yerlerle çevrilidir. Beş bin de kapısı vardır... Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/5 Bir gün Resulullah, "Cennette öyle köşkler vardır ki, ne kendisini yukarıya bağlayacak çengelleri ve ne de altında direkleri vardır" buyurdu. Bunu dinleyen Ashab, "Ey Allah'ın Resulü, o köşklerin ehli oraya nasıl girecek?" diye sordu. Resulullah "Onlar kuşlar misali uçarak girecekler" buyurdu. Cennette "Reyyan" denilen bir nehir vardır. Üzerinde mercandan bir şehir kurulmuştur. Onun altın ve gümüşten yetmiş bin kapısı bulunur. İşte bu, hamil'i Kur'an'a mahsustur. Ramuz el-Ehadis-2, s. 326/4 Cennet binalarının bir tuğlası altın, bir tuğlası gümüş, harcı misk, çakılı inci ve yakut ve toprağı da safrandır... Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/6 Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler... Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/6 Cennetin içinde inciden bir saray vardır. O sarayın içinde kırmızı yakuttan yetmiş konak vardır. Her konağın içinde yeşil zebercedden zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş yetmiş ev vardır. Her evin içinde yetmiş taht, her taht üzerinde de her renkten yetmiş yatak vardır. Her evin içinde yetmiş sofra, her sofranın üzerinde de yetmiş çeşit yemek vardır. Keza her evin içinde yetmiş adet hizmetçi vardır... Tezkireti'l Kurtubi, s. 323/554 Muhakkak ki cennet saraylarından bir sarayın içinde yetmiş menzil yer, dünya, ev bulunur. Her menzilde, içerisine girilmek üzere yetmiş kapı, her kapının da diğerinden girmekte olan kokudan başka cennet kokularından koku girer... Tezkireti'l Kurtubi, s. 323-324/555 Muhakkak ki cennette mümin için içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil yaklaşık 100 km mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde mümine mahsus birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını yani birbirlerini göremezler. Ancak Mümin onları dolaşıp ziyaret eder. Tezkireti'l Kurtubi, s. 325/560 Cennette mü'minin yüksekliği altmış mil yaklaşık 100 km olan bir inci çadırı vardır. Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10091 Genişliği de öyle yani altmış mildir. Orada mü'minin aileleri bulunacak. Mü'min onları bir bir dolaşacak... [Buhari, Müslim ve Tirmizi; Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 408/10092 Cennet ehlinden derecesi en düşük olanın seksen bin hizmetçisi vardır. Onun için inciden, zebercedden zümrüt benzeri kıymetli bir taş ve yakuttan bir çadır kurulur. Bu çadır, Câbiye'den San'a'ya kadar uzanan bir büyüklüktedir. Tirmizi, Büyük Hadis Külliyatı- 5, s. 412/10114 Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi yoktur. Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563 Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/564 Muhakkak cennette öyle çarşılar var ki orada alışveriş yoktur. Fakat cennet ahalisi oraya vardığı zaman taze ve parlak inci ve misk toprak üzerine yaslanarak otururlar. Dünyada oldukları gibi o cennetlerde tanışırlar. Dünyada nasıl olduklarını ve Rablerine ibadetlerinin nasıl olduğunu, geceleri nasıl ihya ettiklerini, gündüzleri nasıl oruç tuttuklarını, dünyanın zenginliği ile fakirliğinin nasıl olduğunu, ölümün nasıl olduğunu ve ... nasıl cennet ahalisinden olduklarını konuşup müzakere ve sohbet ederler. Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/565 Sidretü'l-Münteha ağacının meyvesinden her bir meyve yarılınca içinden yetmiş iki renk ve çeşit yemek çıkar ki orada öbürüne benzeyen hiçbir renk ve çeşit yoktur. Tezkireti'l Kurtubi, s. 312/517 ... Cennetin meyvesindan koparınca, yerine yenisi biter. Ramuz el-Ehadis-1, s. 98/9 Bir köylü Arap, "Ey Allah'ın Resulü cennetin içinde meyve var mıdır?" diye sordu. Resulullah "Evet Tuba denilen bir ağaç vardır" buyurdu. O zat "Ya Resulullah bizim arazimizdeki hangi ağaç ona benzer?" dedi. Resulullah "Senin arazindeki ağaçlardan hiçbir şey ona benzemez. Fakat sen hiç Şam'a geldin mi? Çünkü orada ceviz denilen bir ağaç var ki bir gövde üzerine biterek yukarısı -yani dalları- yayılır. İşte bu ağaç Tuba ağacına benzer" buyurdu. O zat "Ya Resulullah, o ağacın dip gövdesinin kalınlığı ne kadardır?" dedi. Allah'ın Resulü "Senin ev halkının develerinden beş yaşına basan genç bir deve yola çıksa dibini dolaşıp kuşatamaz da nihayet ihtiyarlığından boynu kırılır" buyurdu. Köylü Arap "Cennette üzüm var mı?" diye tekrar sordu. Resulullah "Evet vardır" buyurdu. O zat "O üzümün salkımının büyüklüğü ne kadardır?" dedi. Resul-i Ekrem "Alaca karganın hiç durmadan bir aylık uçup gideceği mesafe kadar" buyurdu. O zat "O üzümün tanelerinin büyüklüğü ne kadardır?" dedi. Allah'ın Resulü "Büyük kova gibidir" buyurdu. O zat "Ey Allah'ın Resulu, o üzüm tanesi beni ve ev halkımı muhakkak doyurur" dedi. Resulullah "Evet seni ve ev halkını ve akrabanın ekserisini doyurur… Cennetin hurması ağacın dibinden dallarına doğru intizamlı bir şekilde yığılıp istif edilmiştir. Meyveleri büyük testiler misalidir. Ne zaman bir meyve koparılsa yerine başkası gelir. Cennetin suyu çukur olmayan yerlerden akar. Cennet üzümünün her bir salkımı on iki arşındır." Tezkireti'l Kurtubi, s. 312-313/518 Bir kişi, "Ya Resulullah cennetin içinde hurma var mıdır? Çünkü ben hurmayı seviyorum" diye sordu. Resulullah "Evet vardır. ... cennet hurmalarının altından dalları vardır. Budaklarının başları altındandır. Altından budakları vardır. Alemlerden herhangi bir kimsenin görmekte olduğu elbiselerin en güzeli gibi yaprakları vardır. Altından hurma salkımları vardır. Hurma salkımlarının çöpü de altındandır. Altından hurma tanesinin dibinde yapışık pul gibi şeyler vardır. Büyük küpler gibi meyveler var ki onlar köpükten yumuşak, baldan tatlıdır." Tezkireti'l Kurtubi, s. 315/522 Cennetteki hurma ağacının dalları kırmızı altındır. Sapları yeşil zümrüttür. Yaprakları ipek gibidir. Meyvesi kule gibi iri taneli, kaymaktan yumuşak ve çekirdeksizdir. Ramuz el-Ehadis-2, s. 451/4 Cennette hurma ağaçlarının dalları yeşil zümrüttür. Budakları kırmızı altındır. Yaprakları cennet ahalisi için giyecek kıyafetleridir. Onun bir kısmı kısa iç elbiseleri, bir kısmı da içi astarlı dış elbiseleridir. Cennet hurmasının meyvesi büyük testiler ve kovalar gibidir. Sütten daha beyaz, baldan tatlı, köpükten yumuşaktır. İçinde de çekirdek yoktur. Tezkireti'l Kurtubi, s. 314 Peygamber Efendimiz sav bir tabak incir hediye edilip ondan yedi ve sahabelerine "Bundan yeyiniz. Eğer ben bir meyvenin cennetten indiğini söylersem işte cennetten inen meyve bu incirdir." buyurdu. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 313 Karpuzdan faydalanınız ve ona ta'zim saygı ediniz. Çünkü onun suyu cennetten, tadı da cennet tadındandır... karpuz cennet meyvelerindendir. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 313 Dünyada cennet meyvesine benzeyen şey ancak muzdur. Çünkü Allah Teala cennetin yemişi hakkında, "Onun yemişleri devamlıdır", buyurmuştur. Sen ise muzu, yaz ve kış senenin her mevsiminde bulabilmektesin. Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 312-313 Cennet halkının ekmek katığının en faziletlisi, en nefisi ettir. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Tezkireti'l Kurtubi, s. 363/654 Cennette senin canın kuş isteyecek. Hemen kızartılmış olarak önüne getirilip konacaktır. Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 414/10123 Cennetteki huriler yakut ve mercan gibidirler. Adam onlardan birinin yüzüne bakar da, kendini onun yanağında, aynada gördüğünden daha berrak görür. Onların incilerinin en ednası en küçük, en önemsiz şark ile garbi ışıklandırır. Ramuz el-Ehadis-2, s. 337/7 Cennet ehlinin vücudu kılsız, yüzü sakalsız, gözleri sürmelidir, gençlikleri zail olmaz tükenmez, elbiseleri eskimez. Tirmizi, Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6 ... Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz. Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz. Tirmizi, Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6 "Ya Resulullah! Allah Teala'nın 'İri gözlü hurilerdir' Vakıa Suresi, 22 sözünü bana anlat" dedim. "Onlar beyaz tenli, iri gözlü, kara kuşun kanatları gibi sürmelidir" dedi. "Ya Resulullah! Allah'ın 'sanki o kadınlar birer yakut ve mercandır' Rahman Suresi, 58 ayetini anlat" dedim. "Onlar el değmemiş sedefteki inci gibi güzeldirler" dedi. "Ya Resulullah! Allah'ın 'O cennetlerde iyi ahlaklı güzel kadınlar vardır' Rahman Suresi, 70 ayetini anlat" dedim. "Onlar çok güzel huylu ve güzel yüzlüdürler" buyurdu. "Ya Resulullah! Allah'ın 'Onlar, toz konmamış yumurta gibidirler' Saffat Suresi, 49 ayetini anlat" dedim. "Onlar yumurtanın zarı gibi beyaz ve naziktirler" dedi. "Ya Resulullah! Allah'ın 'Kocalarına sevimli ve birbirlerinin akranıdırlar' Vakıa Suresi, 37 ayetini söyle" dedim. "Onlar dünyada ihtiyar, gözleri çapaklı, saçları ağarmış ve zayıf olarak ölmüşken, Allah onları cennette bakire, kocalarına sevimli, aşık ve bağlı, birbirlerinin akranı kılacak" buyurdu. "Ya Resulullah! Dünya kadınları mı üstündür, yoksa iri gözlü huriler mi?" dedim. "Elbisenin yüzü astarından kıymetli olduğu gibi, dünya kadınları da hurilerden üstündürler" dedi. "Neden ya Resulullah?" dedim, şöyle açıkladı "Namazları, oruçları ve Allah'a ibadetleri sebebiyle Allah onların yüzlerini nurlandırır, kendilerine ipek elbiseler giydirir. Onların tenleri beyaz, elbiseleri yeşil, ziynetleri sarı, buhurdanlıkları tütsülükleri inci ve tarakları altındır. Onlar şöyle söylerler "Biz burada ebedi kalacağız. Biz sevimli ve mutluyuz. Asla üzülüp sıkılmayız. Başka aleme göçmeden hep burada kalacağız. Biz bu halimizden memnunuz ve herşeye razıyız. Hiç kimseye kızmaz ve öfkelenmeyiz. Ne mutlu kendilerine eş olduğumuz ve bize eş olan kimselere." Gençlik ve Ölüm, s. 422-423 ... Hurilerden her kadının üzerinde yetmiş kat elbise vardır ki birinin rengi diğerinde yoktur. Keza kendisine diğerinde bulunmayan yetmiş çeşit renkli koku verilir. Hurilerden her kadın için, inci ile süslenmiş kırmızı yakuttan yetmiş taht, her taht üstünde yetmiş döşek, her döşek üzerinde koltuk vardır. Hurilerden her kadın için ihtiyacı ve hizmeti için yetmiş bin hizmetçi kız ve yetmiş bin hizmetçi erkek vardır. Her hizmetçinin beraberinde, içinde çeşitli yemek bulunan altından tepsiler vardır ki müminlerden biri öbüründe önceki kapta bulamadığı tadı, lezzeti bulur... Tezkireti'l Kurtubi, s. 333/591 Cennet ehlinin bir çarşısı vardır. Her Cuma oraya gelirler. Derken kuzey rüzgarı eser, elbiselerini ve yüzünü okşar. Bunun tesiriyle hüsün güzellik ve cemalleri yüz güzelliği artar. Böylece ailelerine, daha da güzelleşmiş olarak dönerler. Hanımları "Vallahi, bizden ayrıldıktan sonra sizin cemal ve güzelliğiniz artmış!" derler. Erkekler de "Sizler de Allah'a kasem yemin olsun, bizden sonra çok daha güzelleşmişsiniz." derler. Müslim, Kütüb-i Sitte-14, s. 433/16 ... Eğer cennet ehli kadınlarından bir kadın yer ehline görünseydi, dünyayı ve içindekileri aydınlığa boğar ve ikisinin arasını da güzel koku ile doldururdu... Tirmizi, Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10095 ... Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler kadın, eş, ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir... Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1 ... Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerinde gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür... Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563 ... Cennetin giyecekleri dokunmaz. Cennetin meyveleri yarılır da ondan elbise çıkar... Tezkire-i Kurtubi-1, s. 21 Cennette hurma ağaçlarının dalları yeşil zümrüttür. Budakları kırmızı altındır. Yaprakları cennet ahalisi için giyecek kıyafetleridir. Onun bir kısmı kısa iç elbiseleri, bir kısmı da içi astarlı dış elbiseleridir... Tezkireti'l Kurtubi, s. 314 ... Üzerinde yetmiş kat elbisesi olur. En aşağısı Tuba ağacından yapılmış, gelincik çiçeği gibi... Ramuz el-Ehadis-1, s. 99/8 Cennette öyle bir ağaç var ki bir süvari gölgesinde yetmiş yahut da yüz sene gider de bitiremez. O huld -ebedilik- ağacıdır... Cennette bir ağaç var ki, bir kimse dört yaşına girmiş bir dişi deve yavrusuna yahut da beş yaşına girmiş olan bir dişi deveye binmiş olsa da sonra ağacın dip tarafındaki gövdesini dönmeye başlasa hareket ettiği yere ulaşmadan deve ihtiyarlayarak düşer... Onun taze dalları cennet surlarının ötesindekilere ulaşmaktadır. Cennetteki her ırmak muhakkak o ağacın dibinden çıkmaktadır... Tezkireti'l Kurtubi, s. 311/513 Cennette bir ağaç vardır ki, binekli bir kimse yüzyıl gölgesinde yürüse onu katedemez. İsterseniz şu ayeti okuyun "Daimi gölgededirler, çağlayıp duran su başlarındadırlar." Tirmizi, Kütüb-i Sitte-14, s. 427/9 ... Tuba cennette bir ağaçtır. Büyüklüğü yüz yıllık yer tutar. Ve cennet elbiseleri de onun tomurcuklarından yapılır. Ramuz el-Ehadis-2, s. 313/7 ... Cennet ağaçlarının dip gövdesi inci ve altın, yukarısı da meyvedir. Tezkireti'l Kurtubi, s. 315/523 Cennette hiçbir ağaç yoktur ki gövdesi, altından olmasın. Tirmizi, Kütüb-i Sitte-14, s. 427/10 Bu ağaçların dalları kurumaz, yaprakları dökülmez, suyu kaybolmaz, meyvesi tükenmez. İlahi Dinlerde Cennet İnancı, s. 54 Cennet ırmakları, misk dağlarının yahut da misk tepelerinin altından çıkar. Tezkireti'l Kurtubi, s. 307/501 Ehli cennetin ziynetleri, abdest suyunun eriştiği abdest yerlerini bulur. Ramuz el-Ehadis-1, s. 247/7 Cennette altından bir direk ve üzerinde zebercedden zümrüt cinsinden parlak, yeşil, kıymetli bir taş şehirler vardır ki, onlar cennete yıldızlar gibi ışık verirler... Ramuz el-Ehadis-1, s. 125/6 Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden dünyadan daha hayırlıdır. Kütüb-i Sitte-14, s. 429/2 Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk. Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da zâferandır... Tirmizi, Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6 Sana, arşın altından, cennet hazinelerinden bir söze delalet edeyim mi? Şöyle dersin "La havle vela kuvvete İlla Billah" Allah'tan başka ne men edecek ve ne de yapacak bir kuvvet vardır. O zaman Allah buyurur ki "Kulum teslim oldu ve selamet buldu. Ramuz el-Ehadis-1, s. 166/3 Ehli cennetin en aşağı dereceli olanının cennetteki mülkünü temaşası seyretmesi, gezmesi iki bin sene sürer ve bu mülkün en uzak kısmını en yakını gibi görür... Ramuz el-Ehadis-1, s. 113/8 Eğer cennette olan şeylerden bir tırnaklık miktar görünseydi yer ile gök arasını süse boğardı. Eğer cennet ehlinden bir adam görünüp bileziklerini gösterseydi, Güneş'in yıldızların ışıklarını bastırdığı gibi Güneş'in ışığını bastırırdı. Tirmizi, Büyük Hadis Külliyatı-5, s. 409/10096 Cennetliklerin başlarında taçlar vardır. Taçtaki tek inci, meşrık Doğu ile mağrib Batı arasını aydınlatır. Tirmizi, Kütüb-i Sitte-14, s. 451/6 En Doğrusunu Yüce ALLAH bilir. Tweet Paylaş Mısır'daki darbeden sonra katliamlara rağmen meydanlardan geri adım atmayan demokrasi yanlıları direnişlerini marşlarla dünyaya duyuruyor. 'Burada kalacağız' isimli marşın klibinde ise Adeviyye'den çok renkli görüntüler var. Mısır direnişinin dillerden düşmeyen, Seyyid Kutup'un şiiri olan, Ahi Ente Hurrun Kardeşim sen özgürsün isimli marşa kardeş geldi. Adeviyye'deki direnişi ve yaşanan kanlı katliamlara mesajlar gönderen Arapça marşı Türkçe alt yazılı olarak yayınlıyoruz. Marşın sözleri şöyle Acılar bitene kadar. Burada yaşayacağız Melodiler elbet daha güzel olacak Burada kalacağız Acılar bitinceye kadar. burada yaşayacağız Melodiler elbet daha güzel olacak vatanım... vatanım vatanım... gurur kaynağım vatanım... vatanım vatanım benim Düşmanın tüm tuzaklarına rağmen Her türlü küfre rağmen Bereketi yaymak için her çabayı göstereceğiz. Herkesi teşvik etmeye gayret göstereceğiz daha yükseğe çıkmak, zirvelere ulaşmak için Artık hepimiz kalkalım ilaç ve kalemle Hepimiz bu müzmin hastalığa karşı koyalım Ve daha önemli hedeflere doğru yürüyüşümüzü sürdürelim O zaman gerçekten ümmetlerin en hayırlısı oluruz Burada kalacağız acılar bitinceye kadar burada kalacağız melodiler elbet daha güzel olacak Burada kalacağız acılar bitene kadar burada yaşayacağız melodiler elbet daha güzel olacak Ne çok gece uyumadık sabaha kadar uykusuz kaldık Ne çok engel kırdık ne çok slogan ezberledik Ne çok köprü geçtik ateşten gözyaşı döktük En yükseğe ulaşmanın peşindeyiz piramidin tepesine çıkacağız Acemlerin ilmi peşinde saatlerimizi harcarız Rüyayı gerçekleştirmek için bizim için değerli her şeyden vazgeçtik sıkılsak durmayız umuda doğru yürümeliyiz Dağların zirvesi şüphesiz ki bunu hakediyor Burada kalacağız acılar bitinceye kadar burada yaşayacağız melodiler elbet daha güzel olacak Burada kalacağız acılar bitene kadar burada yaşayacağız melodiler elbet daha güzel olacak Halkın mutluluğu rakamlarla ölçülmez Mutluluktan tebessüm eden halimi görünce Şahadete ulaşırken benzeyen halimi Sevincimi ve çığlığımı nerdeyse sağırlar duyacak Ey göğün yıldızları, ey esinti kokuları Ey umut bulutları Ey Haremi Şerif'in kuşları Ey kışın gök gürültüsü ey bütün canlılar Bu akşam şahit olun ki, ben yeminimi söyledim Bu akşam şahit olun ki, ben yeminimi söyledim Burada kalacağız acılar bitinceye kadar burada yaşayacağız melodiler elbet daha güzel olacak Burada kalacağız acılar bitene kadar burada yaşayacağız melodiler elbet daha güzel olacakBu yazı alınmıştır. Arapça Arapça Almanca İngilizce İspanyolca Fransızca İbranice İtalyanca Japonca Flemenkçe Lehçe Portekizce Rumence Rusça İsveççe Türkçe ukraynaca Çince Türkçe Eş anlamlılar Arapça Almanca İngilizce İspanyolca Fransızca İbranice İtalyanca Japonca Flemenkçe Lehçe Portekizce Rumence Rusça İsveççe Türkçe ukraynaca Çince ukraynaca Bu örnekler aramanıza bağlı olarak kaba sözcükler içerebilir. Bu örnekler aramanıza bağlı olarak günlük dilden sözcükler içerebilir. "سوف نبقى هنا" metninin Türkçe çevirisi burada kalacağız burada bekleyeceğiz سوف نبقى هنا لبضعة أسابيع - حتى نحل المشكلة سوف نبقى هنا الى ان يمر هذا الشيء إليك ما سنفعله يا جيمس، سوف نبقى هنا إلى حين وصول صديقه أعتقد بأننا سوف نبقى هنا, يارجل. سوف نبقى هنا في حالة عودتها الانشودة الرائعة سوف نبقى هنا... إذا استمر هذا، سوف نبقى هُنا للأبد. حسناً، سوف نبقى هنا طوال الليل كلا، سوف نبقى هنا، إتفقنا؟ ربما سوف نبقى هنا طوال الليل للبحث عن السلحفاة Bütün gece ayakta dikilip kaplumbağa arayabiliriz. البعض يقول بأننا سوف نبقى هنا للأبد Bu anlam için sonuç bulunamadı. Sonuçlar 78. Birebir 78. Geçen süre 78 ms. Biz Burada Kalacağız belgeseli 24 Nisan'da gösterimde olacak. 23 Nisan 2016 Cumartesi 1243 Tarih boyunca peygamberlere ev sahipliği yapan, kutsallığıyla üç semavi dinin gözdesi olan, yeryüzüne halka halka yayılan bereketin merkezi, güçlünün elinde olduğunda sahibinin izzet kazandığı Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın tarih boyunca düşmanları var olduğu gibi, canları pahasına onu kaybetmemek için herşeyi göze alan muhafızları da olmuştur. Ayetler ışığında baktığımızda, Beytül-Makdis’e annesi tarafından adanan ve Rabbimizin dilemesiyle bir kız çocuğu olarak dünyaya gelen ve Aksa’nın muhafızı olarak hayatını bu gaye üzere geçiren ilk muhafız ve gönlünü Allah'a bağlayan ilk murabıt Hz Meryem’dir. Yüzyıla yakın bir süredir işgal altındaki bu kutsal topraklarda hertürlü zulme rağmen varlıklarını koruyup, çağımızın en şerli ve sinsi düşmanına karşı hak-batıl mücadelesi veren Filistinli- Kudüslü kadınlar, aynı zamanda tüm ümmet adına Mescidi Aksa’da İslam sancağını taşıyorlar. Dünyanın büyük güçleri tarafından desteklenen İsrail karşısında dik durarak zulme meydan okuyan bu kardeşlerimizin gayretleri takdire şayandır. İşte bu mücadeleyi ve Mescid-i Aksa ve vatanları uğrunda çektikleri tüm zulümlere rağmen, Filistin halkının direnişini, sabrını, cihadını, tevekkülünü gözler önüne seren yönetmenliğini Tülay Gökçimen’in yapımcılığını Kudüs Bilinci Derneği’nin yaptığı "BİZ BURADA KALACAĞIZ" سوف نبقي هنا Belgeseli’nin ilk gösterimi 24 Nisan Pazar günü saat 1500’da İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşecektir. Programda ayrıca Arastırmacı ve Kudüs Uzmanı Musa Biçkioğlu ve Prof. Dr. Abdülfettah El- Awaisi konuşmacı olarak yer alacaktır. Kaynak Son Güncelleme 1243 haber 59148 false Üye Girişi

biz burada kalacağız arapça sözleri